Bundan 103 yıl önce 23 Nisan 1920 de , İstanbul’daki sarayın ve işgal devletlerinin baskısı sürerken, ülkenin dört yanından gelen vatanseverler, özgür, milletin söz sahibi olduğu aydınlık bir ülke için art arda atılan ;
Ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olan Amasya Genelgesi,
İlk kez milli sınırlardan bahseden, Türk vatanı olan toprakların parçalanamayacağı açıklayan ve İlk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilen Erzurum Kongresi ve
Kurtuluş Savaşının dönüm noktalarından biri olan düşmana karşı sonuna kadar direnileceği kararının alındığı Sivas Kongresi tarihi adımlarıyla alt yapısı hazırlanan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk meclis toplantısını yaptılar.
Atatürk Nutuk'ta
"Efendiler, bu türlü olaylara bundan sonra daha geniş çapta rastlayacağız. Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde, bizi en çok uğraştıran, Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden başlayıp, Nallıhan, Beypazarı üzerlerinden Ankara’ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları olmuştur.
Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis’in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini, düşünüyordum." diyerek meclisin açıldığı zamandaki durumu tarif ediyor.
Milletvekillerinin belirlenişi ve Ankara'ya gelişi Atatürk’ün 19 Mart 1920 deki genelgesiyle başlıyor ve 21 Nisan’daki genelge ile Meclisin 23 Nisan’da açılacağı bildiriliyor. Açılışa daha önce belirlenen 337 milletvekilinden sadece 115'i katılabiliyor.
İlk TBMM Olağanüstü yetkilere sahip "Kurucu Meclis" özelliğindedir. Bir ihtilal meclisidir. Güçler birliği ilkesi esas alınmıştır. TBMM üstünde güç yok denilerek İstanbul Hükümeti yok sayılmıştır ve Mustafa Kemal Paşa meclisin, hükûmetin ve yeni devletin başkanıdır.
TBMM ve genç Türkiye Cumhuriyeti sadece cephede savaşmakla değil, aldığı inisiyatiflerle tanınması ve artık muhatabın kim olduğunu işgalci devletlere göstermesi ile milletin kararlı duruşunun göstergesi ve dünyada ezilen diğer milletler için de ilham kaynağı olmuştur.
TBMM gencecik bir ülkenin geleceğinin aydınlık yüzü olan çocuklar gibi ve Büyük Önder Atatürk ülkenin bu en önemli gününü sadece Türkiye’nin değil tüm dünya çocuklarına armağan eden ilk ve tek liderdir.
Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri de şüphesiz ülkenin dört bir yanında yaşayan tüm çocuklara sağlanan eğitim eşitliğiydi. Bu idealin dokunduğu çocuklarımız ülkede milli eğitim seferberliğinin başına geçtiler. Ülkeye değer katan çocukların yetişmesi için kaynak yarattılar, sevgi ve gayretle çalıştılar.
Yıllar boyunca TRT’ nin organize ettiği, rahmetli Halit Kıvanç'ın sunduğu, keşke Ankara'da yaşasaydık diye gizliden gizliye kıskandığımız 23 Nisan TRT Uluslararası Çocuk Şenliği gösterilerini izledik. Bu şenliğe her yıl katılan ülke sayısının artması ülkemizin tüm vatandaşları için bir gurur vesilesiydi.
Ülkenin geleceği çocuklarına ne kadar iyi baktığı ve eğittiği ile ilgilidir.
Çocuklarımıza ne kadar iyi bakıyoruz?
2022 yılı nüfus bilgilerine göre 18 yaş altı nüfusumuzun dağılımı aşağıdaki gibi;
0-4 yaş % 6,64 -5.663.620
7-9 yaş %7,78 -6.635.077
10-14 yaş %7,55 -6.436.414
15-19 yaş %7,41 - 6.315.109
Toplam % 29,38 25 Milyon .
MEB 2022 istatistiklerine göre çocuklarımızın 19,1 milyonu örgün eğitim sisteminde, 0-4 arası çocuklar hariç, diğer yaş gruplarında 2 milyon çocuk ya da gencimiz okula gitmiyor. 19 milyon öğrencinin %9'u özel okullara gidiyor.
21. yüzyıl Türkiye'sinde çocuk işçilerden, çocuk gelinlerden konuşuyoruz
Çocuklar sokakta dileniyor, çocuklar soğuktan, depremden, açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor, o minicik masum çocuklar , istismara uğruyor, aç kalıyor, şiddet görüyor, öldürülüyor.
Çocuklarımız eşit olanaklara sahip değiller. Çocuklarımızın geleceği için yaptığımız harcamalar bütçeleri zorluyor. Bu bütçeleri ayıramayan aileler, çaresizlik içinde çocuklarının temel ihtiyaçlarının karşılanması için seçimler yapmak zorunda kalıyor.
Sadece son depremde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamasına göre 1915 refakatsiz çocuk kaydedilmiş 1718'i ailelerine teslim edilmiş, hala 42 çocuğumuzun kimliği belirlenememiş, 411 çocuğumuz depremde hayatını kaybetmiş. Bunlar resmi rakamlar.
19 Kasım Dünya Çocuk istismarını Önleme Günü ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde açıklanan istatistikler korkutucu.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde bize verilen görev ;
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Her alanda inanılmaz devrimler yapan genç Türkiye’nin çocukları Atatürk'ün özel ilgi alanıydı. Çocukları çok sevdi, çok önemsedi ve korudu. Savaştan çıkmış, ailelerini kaybetmiş, çok zor koşullarda yaşam mücadelesinde olan genç vatanın çocuklarının eğlenmesi, güzel vakit geçirmesi için ülkenin dört yanında çocukların mutluluğunu hedefleyen balo ve organizasyonlara ek olarak, çocukların TBMM ve devletin önemli görevlerini 23 Nisan'da deneyimlemesini sağlayarak, çocuklarla sohbet ederek bu konudaki hassasiyetini her fırsatta göstermiştir.
Cumhuriyetin güvencesi ve geleceğimiz çocuklarımızdır. Biz millet olarak çocuklarımız için yaşarız, varımı yoğumuz çocuklarımızdır, onları tehdit eden ne varsa ortadan kaldırmak bizlerin birinci ve en önemli sorumluluğudur.
Eskiden, meydanlarda, sahnelerde, kürsülerde yüreğimizden gelen "Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!" dediğimiz eskinin coşkulu 23 Nisan’larını özlüyorum. Tüm cıvıltılarımız ve asla senkronize olmayan tören yürüyüşlerimizi, öğretmenlerimizin günlerce özenle hazırladıkları programları, savaşı canlandırdığımız, rol kapmak için günlerce çalıştığımız, meslekleri oynadığımız tiyatroları, rontları, dansları, titizlikle hazırlanan kostümleri, kürsüye çıkmak için mücadele ettiğimiz yürekten okunan şiirleri özlüyorum. Bu törenlerle yüreğimize işlenen, çocuklarımıza öğreteceğimiz Türkiye ve Atatürk sevgisi, geleceğimiz ve güvencemizdir.
Bir Cumhuriyet kadını, bir vatansever ve bir anne olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklarımıza aydınlık bir gelecek sağlamak için sorumluluklarını bilen milyonlarca vatandaştan biriyim. 23 Nisan'ımızı minnet ve yarınlara tekrar tekrar söz vererek kutluyorum.
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN !
"Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir." "Çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştirilmeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar."
“Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır."
"Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır."
Mustafa Kemal ATATÜRK
.
Comentários