top of page

İLERİDE AYA GİDECEĞİMİZE İNANIYORUM, AMA GELECEK AYA ÇIKAR MIYIZ ŞÜPHELİYİM (*)





Geçtiğimiz haftalarda ülkemizin insanlı ilk uzay yolculuğu özellikle sosyal medya gündemine damgasını vurdu. Günlerce ISS (Uluslararası Uzay İstasyonu) ve Alper Gezeravcı konuşuldu. Nisan ayında ikinci astronotumuz Tuva Cihangir Atasever uzaya gitmeye hazırlanıyor.


Uzay insanoğlunun her zaman gündeminde. II. Dünya savaşının ardından 1957'de Sputnik 1 uydusunun fırlatılmasının ardından 'süper güçler' arasında başlayan rekabet bugün tüm dünyaya yayıldı.

2021'de, dünyada uzay programları için yapılan harcamalar Covid-19 salgınına rağmen bir önceki yıla kıyasla yüzde 10,7 artışla 92 milyar dolara çıkmış. Geçen sene uzay araştırmalarına 54,6 milyar dolar harcayan ABD, dünyanın en büyük uzay yatırımcısı olma unvanını koruyor.


Ülkemizdeki uzay araştırmaları ise 1960'larda başlamış. Uzay teknolojileri alanındaki çalışmalarını yoğunlaştıran Türkiye’nin 4'ü haberleşme (Türksat 3A, Türksat 4A, Türksat 4B, Türksat 5A, Türksat 5B, Türksat 6A), 3'ü gözlem (Göktürk-1, Göktürk-2 ve RASAT) olmak üzere aktif ve pasif 9 uydusu var. İMECE ile bu sayı 10’a yükseldi. Maliyetlerin azalması (yaptığım araştırmada bir sinema filminden daha uygun bir maliyete çıktığını öğrendim) daha fazla ülkenin uzay teknolojilerine yönelmesi, yeni tür internet bağlantıları, bilimsel çalışmalar, askeri kullanım ve iletişimin diğer alanlarındaki ihtiyaçlar nedeniyle uyduların sayısı giderek artıyor.


Türkiye Axiom-3'e katılan ilk astronotu ile insanlı ilk uzay görevini gerçekleştirdi. Bunun için ayrılan bütçe basında uzun süre tartışıldı. Ama bugün konumuz bu değil.


Uluslararası Uzay İstasyonuna yönelik tamamı Avrupalı, ilk ticari astronot misyonu olan Axiom Mission 3 (Ax-3), dünyanın dört bir yanındaki ulusların uzay topluluğuna katılmaları, mikro yerçekiminde keşif ve araştırmaları ilerletmek fırsatı veren bir görev. Görev sırasında mürettebat alçak Dünya yörüngesinde (LEO) uluslarını temsil ederken, ulusal önemi yüksek bilimsel deneyleri gerçekleştiriyorlar ve bu deneyleri online gösterimlerle tanıtıyorlar. Bu görevde astronotların yaptığı deneylere AXİOM sayfasından ulaşabilirsiniz.


Astronotumuzca gerçekleştirilen deneylerde, uzaydaki mikro yerçekimi ve diğer koşulların insan sağlığı, fizyolojisi ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri araştırıldı. Pek çok üniversitemizin biyoloji, tıp, genetik, fizik, malzeme bilimi laboratuvarları ile ortak gerçekleştirilen deneyler, ileride dünyanın kaynakları yetmediğinde uzayda nelerin yapılabileceğine dair araştırmacılara ışık tutuyor. ,Oksijen üretimi, hareket kabiliyeti, katılaşma sıvılaşma testleri, gen testleri, hastalık tedavileri gibi 4.5 milyar yaşındaki yaşlı dünyada, milatlar asırlar boyunca edinilmiş deneyimler, çok farklı koşullarda, yerçekimsiz ve oksijensiz ortamlarda yeni baştan deneniyor. Örneğin Alper Gezeravcı Tuz Gölü'nde endemik olarak yetişen bir bitki ile EXTRAMOPHYTE adlı deneyleri yaptı. Gezeravcı'nın bu görev esnasında gerçekleştirdiği tüm deneylere ait ayrıntılara buradan ulaşabilirsiniz.


Ax-3 görevi esnasında astronotlar 30 farklı deney yaptılar. Uzay bilinmezlerle dolu, dünyadaki canlıların, elementlerin uzayda nasıl davranacağı bilinmediğinden en basit ve en yalın olandan başlayarak her defasında yeni bir tecrübe ekleyerek sonraki aşamayı görmek için deneyler yapılıyor. Teknoloji bugünkü seviyesine yıllardır yapılan araştırmalardan, çok basit -hatta sosyal medyada alaya alınan- deneylerden elde edilen bulgularla erişti. Eskiden filmlerde galaksiler arası yapılan yolculukların olduğu sahnelerin benzerleri başladı. Devletler seviyesindeki uzay çalışmaları artık Space X, Blue Origin gibi özel şirketlerin de yatırım yaptığı bir alan oldu.


Gezegenimizi, içinde bulunduğu ve ince bir atmosferle korunan Kozmos'tan görmek, 'Genel Bakış Etkisi' (Overview Effect) olarak adlandırılan müthiş bir deneyim. Astronotlar uzaydan değişmiş olarak, insanlığa dair, hayatlarının geri kalanında onlarla kalacak yenilenmiş bir bakış açısıyla dönüyor. Uzaya seyahat edenlerin çoğu temel bir bilişsel değişim geçirdiklerini anlatıyorlar. Bu yolculuğu büyük bir know-how transferi, gençlerimizin uzay teknolojilerine ilgilerini çekmek, bu alanda insan kaynağını yetiştirmek ve teknoloji üreten ülke olmamıza katkısı açısından önemsiyorum. Pek çok aday arasından seçilip ülkemizi temsil eden astronotlar, gençlere örnek ve ilham oldu, çocuklar uzayla ilgili hayaller kurdular. ISS ve uzay deneyimlerini tüm ülkeyi gezerek gençler ve çocuklarla paylaşacağı, farkındalığı artıracak yepyeni ve çok önemli de bir görev üstlendiler.


Gelelim sigortaya. Dünya uzaya bu kadar yatırım yaparken, tasarım, yapım, fırlatma, görev esnasında kullanılan uyduların ve uzay araçlarının pek çok riski var. Sigorta piyasası bu konuda oldukça niş çözümler üretmiş, içeriği oldukça zengin sigorta çözümleri ile devletleri ve özel girişimleri destekliyorlar.


Uzay sigortası, karmaşık ve değişken bir pazar. Bu sigorta uzay aracının fırlatılmasından, yörünge içi operasyonlarına kadar yaşam döngüsü boyunca maruz kalabileceği risklerin eksiksiz bir şekilde teminat altına almayı hedefliyor. Dış uzay faaliyetleri, yüksek ve hatta yıkıcı bir risk ortamı anlamına geliyor. Bu nedenle etkili sigorta çözümleri uzayda kârlı ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi için hayati önem taşıyor.


Bakın neler var:

  • Ateşlemeden, uzay aracının yörüngede ayrılmasına kadar uzay aracı ve fırlatma araçları için fırlatma kapsamı

  • İlk operasyonlar, konuşlandırmalar, yörünge yükseltme ve testler yoluyla uzay aracı için ayrılma sonrası kapsam

  • Uyduların ömürleri boyunca devam eden operasyonları için yörünge içi kapsama

  • Transponder ( telekomünikasyonda başka bir cihazla haberleşebilen (transmitter-responder) çeşitli cihazlara verilen ortak isim) kullanıcıları için gelir kaybı ve ekstra masraflar dahil olmak üzere teminat

  • Uydu üreticileri için teşvik kaybı ve garanti ödemeleri teminatı

  • Fırlatma riski garantileri için teminat

  • Küçük uydular ve özel görevler için özel kapsama alanı

  • Lansman öncesi ve lansman kapsamı

  • Fırlatma ve yörünge içi sorumluluk teminatı

Uzay endüstrisinde diğer sektörlere kıyasla, riskin kısıtlı bir alanda büyüyor ve yüksek başarısızlık oranları nedeniyle volatilite (oynaklık) önemini koruyor. Teknik başarısızlık en iyi projeleri bile raftan kaldırabilir; yedek donanım tedariki ve projenin tekrar devreye alınması için uzun teslim süreleri telafisi zor beklenmedik kayıpları doğurabiliyor ve finansmanı pahalı olabiliyor. Riskin mali etkisi çok büyük; sigorta, genellikle bir uzay projesinin uydu ve roket maliyetinden sonra üçüncü en büyük maliyetini oluşturuyor.


Uydular ve uzay araçları pahalı maliyetler elbette. Peki ya astronotlar? Astronotlar bu göreve başvuran binlerce insan arasından seçiliyor. Aylarca süren eğitimden geçiyorlar. Sonra da uzaya gidiyorlar. Herhalde siz de kabul edersiniz, bu, "hadi canım iyi yolculuklar "denecek türde bir seyahat değil. Pek çok sağlık ve dayanıklılık testinden geçen astronotlar için büyük hayati tehlike de var.


Astronotlar için hayat sigortası Apollo deneyimlerine dayanıyor. Sigorta teminatları Apollo 11 ile başlayıp ve Apollo 16 ,le sona ermiş. Hikayesi de oldukça ilginç: O dönemlerde astronotların hayat sigortası yaptırma imkânları sınırlıymış,

Pek çok sigorta şirketi reklam amacıyla bedavaya sigorta yapmayı teklif etmiş ama bu talepler reddedilmiş. NASA'nın da kanunen sigorta yapması mümkün değilmiş. Bu çıkmazı aşmak amacıyla, geri dönememeleri ihtimalinde çok değerli olacağı ve ailelerin yararına satışı yapılabileceği fikriyle, uzaya gitmeden önce astronotlara yüzlerce zarf imzalatmışlar. Bu teminat sistemi, 1972'de Apollo 15 görevinde astronotların bir pul koleksiyoncusu için ücret karşılığında imzalı 400 zarfı aya götürüp getirmeleri skandalı ile sona ermiş.


İmzalı posta zarfları astronotların hayat sigortası sorununu ortadan kaldırmamış. Sigorta hala yaptırılmamış olsa da, NASA'nın sevdiklerinin bir görevden dönmemesi durumunda ailelere tazminat ödemesi yazılı olmayan bir anlaşma haline gelmiş. STS-51L Challenger uzay mekiği Ocak 1986'da fırlatmanın 73. saniyesinde infilak ettiğinde, mekikte bulunan 7 astronotun sadece birinin gerçek anlamda bir hayat sigortası varmış ve aile bu parayı almış. Mürettebat fırlatılmadan önce bir kaza durumunda NASA'nın sorumluluğundan feragat etmiş olsa da, kaza gerçekleştiğinde astronotların ailelerine 7.7 milyon ABD Doları astronotların yakınlarının her biri için de yaklaşık 2 milyon ABD Doları tutarında tazminat ödenmiş.


Şubat 2001'de STS-107 Kolombiya Uzay Mekiği'nin dünyaya dönüşü esnasında meydana gelen kazada, mürettebattan ikisi NASA'dan talep etmiş olmalarına rağmen sigortalanmamışlar; hiçbiri sigortalı olmadığı için gemideki yedi astronot için yine resmi bir sigorta talebi de yapılamamış. NASA astronot ailelerine toplam 26.6 milyon ABD doları tutarında tazminat ödemesi yaparken, askeri mürettebat ailelerine de 250,000'er ABD doları tutarında standart görevde ölüm tazminatı, üçüncü şahıs hak sahiplerine de 500.000 ABD Doları tazminat olarak ödemiş.



Konuya dönersek: Geçmişte astronotlar, genellikle kendi uzay ajansları tarafından düzenlenen ve genellikle 2-3 milyon ABD Doları değerinde olan kendi sigortalarını yaptırmışlar. Bununla birlikte, çoğu profesyonel astronot normalde bir sigorta teminatı olmadan sonsuzluğa ve ötesine yolculuk yapıyor. Astronotlarımızın hayat sigortası güvencelerine dair bir bilgi bulamadım.


Peki gelecekte, özellikle de uzay turizmi gerçekten başladığında durum nasıl olacak?

Yörüngesel uzay turizminin devam edeceği düşünüldüğünde, artık oldukça iyi tasarlanmış bir uzay turizmi sigortasına ihtiyaç olacak gibi görünüyor.


Şu anda oldukça niş bir pazar olan uzay sigortası, uzaydaki ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşmasıyla birlikte yepyeni bir boyuta gidiyor. Belki biraz uç olacak ama, dünyada böyle gelişmeler olurken ve ülkemiz de artık bunun bir parçasıyken, sigorta sektörümüzün bundan pay almaması çok üzücü olur. Ülkemizde uzun yıllardır havacılık endüstrisine büyük yatırımlar yapılıyor, ne yazık ki ana risklerine ilişkin teminatlar için hala yurtdışı piyasalara gitmek zorundalar. Sektör kar ve pazar payı kaygısıyla trafik, kasko, mevzuat gibi konular ve maliyetlerini karşılamak için önlemler almakla o kadar meşgul ki, yaratıcı çözümler ve geleceğe dair yatırımlar geri planda kalıyor. Oooo uzaya gelene kadar daha neler var diyeceksiniz, bugün için haksız değilsiniz belki ama dünyadaki teknolojik ilerlemenin hızına bakarsak kendimizi uzay mekiği için ferdi kaza koltuk sigortası yaparken bulacağımız günler çok da uzak değil. Sizce?


Güç bizimle olsun.




(*) Altuğ Yücel'den alıntıdır.


51 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page